Hocalarım Selamün Aleyküm tarikat zikirleri sayılı veriliyor, bu konu hakkındaki fikirleriniz nelerdir? Videolarda hep zikir çekerken kalp ayrıldığında bırakılması gerektiğini söylüyorsunuz. Tesbih ile bakmadan çeksek bile örneğin çok huşu içinde tevhid zikrini derinlemesine düşünerek çekerken bir anda elimize o tesbihteki 111. Boncuk geldi mi gelmedi mi diye düşündüğümüzde ne olacak, baktığımızda eksik çekmişsek tamamlayacak mıyız veya durum nedir?
Aleykümselam Kardeşim, zikir demek Allah’ı anmak demektir. O’nu hatırlatan her şey zikir ortağıdır. Sadece tesbih ve sayı ile zikri sınırlamak ta doğru değildir. Tesbih ile yapılan zikirlerde ise Kınalı Abimiz sayı ile yapmanın uygun olmadığını söylüyor. Sayı ile yapılmasını tavsiye etmiyor. Zikir, kalpten ayrıldığında orada bırakın diyor. Bu durumdan sonrası şeytana hizmet eder, zorla yapılan zikir, kalbe ulaşmadığında bizlere faydası olmaz, diyor.
Sizin de bahsettiği gibi boncuğa geldim mi, sayıyı tamamladım mı gibi düşünceler nedeniyle, mânâ akıldan çıkıp kalbe inmiyor. Kalbe inse bile kısa bir sürede ruhaniyetten çıkılıyor.
ZİKİR KALPTEN ÇIKIP AKLA GEÇTİĞİNDE RUHANİYET GİDER
Zaten sayıyı takip edeyim derken, zikrin gerçek manasına ulaşamıyoruz. Amaç, zikrin maneviyatından faydalanmaktan çıkıyor, sayıyı tamamlamaya dönüyor. Kendim, tesbih çeksemde bunu sadece dış ortamdan soyutlanmak, dikkatimi toplamak için yapıyorum. Sayı tutmak için değil. Sizlere tavsiyemiz bu yöndedir.
Kalbin iştirak etmediği bir zikir sizce işe yarar mı?
Kalbin iştirak etmediği zikir, akşama kadar mesaisinin başında olup, hiç bir iş yapmayan memura benzer. Görüntüde var ama işte, icraatta yok. Verimlilik yok. Pratik bir insan ise sürekli iş başında olmasa bile, kurduğu sistem, planlama ve iş akışı ile işlerini rahatça yürütebilir, daha verimli olur.
GÖRÜNTÜ DEĞİL, İŞ LAZIM.
Şunu da eklemek isterim. Bir insan sadece tek bir şehadet cümlesi ile müslüman olabilir. Tüm kirlerinden, hatalarından, yanlış inançlarından dönüş yapabilir. Şeytani yoldan Rahmani yola, haram ve kirli olandan Allah’ın helal ve temiz yoluna geçiş yapabilir.
Önemli olan şehadetin sadece dilden değil, kalpten gelmesidir
Kalpten gelmeyen bir şehadet, münafıklığın kapısını aralar
Kalpten gelmeyen bir şehadet, münafıklığa götürür. Bu nedenle az da olsa kalpten yapılan zikirler yerini bulacaktır. Kalpten gelmeyen zikirler ise anlamsız, boş ve hatta kibir vesilesi olacaktır. Her gün şu kadar zikir çektim, çekiyorum düşüncesi şeytana ardına kadar açılan zikir kibir kapısı olacaktır.
Yine insanlar içinde kimileri vardır ki, Allah’a şartlı olarak kulluk eder; öyle ki kendisine bir iyilik denk gelirse bundan pek memnun olur, ama başına bir imtihan sıkıntısı gelse hemen yüz çevirir. Böyleleri dünyasını da âhiretini de yitirmiştir ve apaçık hüsran işte budur. Hac 11
Bir diğer tehlike ise, şartlı yapılan zikirlerdir. Şartlı zikir örneklerini sıklıkla görmekteyiz. Neredeyse her yaşadığımız istek, sorun, dert ve hastalıklar için sayılı zikirler tavsiye ediliyor. Kitapçıklar basılarak dağıtılıyor. Burada şunu açıklamak isterim ki, tüm ayet, hadis ve zikirler kabulümüzdür. Yanlış gördüğümüz konu, zikirlerin sayılı ve şartlı olarak yapılmasıdır. Rabbim ben şu kadar zikir çektim, karşılığında şifa istiyorum dediğinizde Allah ile pazarlığa oturmuşsunuz demektir. Peki bir kul Allah ile pazarlık yapabilir mi?
– Yapamaz, yapmamalıdır. Adaklar da bu şekildedir. Bizler ibadetlerimizi yapar, zikirlerimizi çeker ve kurbanlarımızı keseriz. Takdir Allah Teala’nındır. Dilerse kabul eder bu dünyada verir, dilerse sevabını ahiret hayatına saklar. Ama mutlaka icabet eder.
Kul olarak hadsizlik ederek yanlış yapmakla birlikte, asıl sorun şartlı yaptığımız ibadetler sonunda isteğimiz yerine gelmediğinde yaşanmaktadır. Biz cahil kullardan bir kısmı, isteğinin kabul görmediğini, zikirlerin işe yaramadığını düşünerek Allah’a eksiklik, noksanlık atfetmektedir. İbadetleri terk edip, yaratıcısına yüz çevirmektedir. En büyük tehlike budur. İmanın kaybedilmesi tehlikesi. En doğrusunu Rabbim bilir. Selametle.