Bazı olaylar dünya kültür hayatına yön vermiştir. Yaşanmış tarih, coğrafya, efsane ve yaşama dair bazı durumlar kültür hayatı içerisine girmiş, edebiyat ve dil dağarcığımıza katkı sağlamıştır. Hindistan’da doğan TUZ YÜRÜYÜŞÜ, Amerika Birleşik Devletleri’nde ÇAY PARTİLERİ dünyanın farklı ülkelerinde yaşanmış bazı durumları özetlemektedir. Türk Dil ve Kültür Hayatımızda da bazı atasözü ve deyimlerimiz güldürürken düşündürmekte, bazen çok ince bir zekayı birkaç kelime içine giydirebilmekte, bazen de anlatılmak istenen konuyu çok güzel özetlemektedir. Sayfalar dolusu yazıyı bir kaç kelimeye sığdırabilmek zaten çok ince bir zeka ve güçlü bir mizah alt yapısı gerektirmektedir.
Tekne Kazıntısı Ne Demektir?
Bu anlattıklarımızdan yola çıkarak Tekne kazıntısı deyimi ne demektir, tekne kazıntısı anlamı nereden gelmektedir, anlatmaya çalışmak istiyorum. Sözlük anlamı olarak; yaşı ilerlemiş insanların son çocuklarına takılan yakıştırmadır.
Tekne Kazıntısı Ne Demektir? Sözlük anlamı olarak; yaşı ilerlemiş insanların son çocuklarına takılan yakıştırmadır.
Ben ise bu deyimin ortaya çıkış olayını anlatmak istiyorum. Yaklaşık 1980 yıllarından bahsetmek istiyorum. O zamanlar plastik ve türevlerinin kullanımının artmaya başladığı zamanlardır. Gelişen teknoloji ile petrol türevi olan plastikler hayatımıza hızla girmeye başlamıştır. Ahşap ve metal malzemeden üretilen bir çok malzeme daha ucuz ve kolay işçiliğe sahip plastiğe dönüşmekteydi. Oyuncaklar ve ev aletleri, leğenler, mandallar vs.
Konumuza dönersek, günümüzde ev ortamında hamur yoğurma genellikle plastik kaplar içerisinde yapılmaktadır. 1980 önceleri ise hamurlar ahşap tekneler içerisinde yoğurulur ve mayalanması sağlanırdı. Bu tekneler suya ve sıcağa dayanıklı ağaç malzemelerden yapılırdı. Hamur bu tekneler içerisinde yoğurulur ve O’nun içerisinde pişirmeye götürülürdü.
Hamur, pıtıl (bazlama), yufka (yoka), mayasız, haşhaşlı veya gömbe (sert ve koyu renkli sade ekmek) olurdu. Parça parça alınan hamur aynı özellik ve büyüklükte şekil verilerek pişirilirdi. Teknenin alt ve yanlarına yapışan hamurlar bıçak ile kazınarak (birazda ahşap aromalı :)) toplanırdı. En son kalan hamur genellikle az olduğu ve beklediği için sert olurdu. Bu nedenle sona kalmış hamur, diğerlerinden küçük ve biçim olarak ta farklı olurdu.
Bu olaydan yola çıkarak yaşı ilerlemiş insanların sahip oldukları son evlatlarına böyle nükte ile söylenmiş tekne kazıntısı deyimi yakıştırılmıştır. Tekne kazıntılarının yaşları genellikle diğer kardeşlerinden çok küçüktür. Daha sevimlidirler. Çünkü aile bir çok sorununu çözmüştür. Anne baba acemiliğini ilk çocuğundan başlayarak çıkarmıştır. Sadece çekirdek aile değil, sülalenin en küçüğüdür ve sahipleneni çoktur. Kuzenler, amca çocukları, Teyze çocukları, hala çocukları büyümüştür ve artık tüm büyük ailenin maskotudur. Dedeler, anneanne ve babaanne üzerine düşmektedir. Doğal olarak ta tekne kazıntıları biraz şımarık olur.
İyi yanları ile birlikte, anne babanın yaşlanması, abi ablaları ile yaş farkının çok olması, oynayacak yaşına yakın kardeş bulamaması dezavantajlarıdır. Galiba Z kuşağı gibi bir adlandırmayı , TEKNE KAZINTISI içinde yapabiliriz. O’nlar çok daha farklı bir ortam ve psikoloji içerisinde büyümekteler.
Rabbim herkese bir tekne kazıntısı nasip etsin. Anne babanın neşesi, hayata yeniden tutunuşu, emekli ve yaşlandık havasından kurtuluşudur O’nlar.
Selam ve Selametle.