YENİ BİR MANEVİ TEDAVİ MODELİ KENDİYAS VE MUSTAFA KAYA

BİLİNEN MANEVİ TEDAVİ YÖNTEMLERİ NASIL OLUR?

Bir çoğumuzun nedenini bilemediğimiz, çözemediğimiz sorunları olmuştur. Bu sorunlar bizleri maddi ve manevi anlamda zora sokmuş, beşeri hayatımızda yaralar açmıştır. Kimimiz sağlığını, kimimiz itibarını, kimimiz ise maddiyatını hatta ailesini kaybetmiş olabilir. Bir kısım sorunlarımızı Bilim, Tıp, Doktor aracılığı ile çözebilmekteyiz. Diğer kısım sorunlarımız Modern Tıp veya günümüz Çağdaş Bilimi ile açıklanamamakta ve çözüm getirilememektedir. Bu gibi durumlar da hoca arayışına girenler ve muska okumalarına başvuranlarımız olmuştur. Bir kısım ise;
Bilim’i kutsal varlık olarak görmüş, bilim ne derse onu yaparım yoluna girmiştir. Tabi biliminde şu an açıklayamadığı, eksik kaldığı konuların olduğu, maksatlı ve kasıtlı araştırma sonuçlarının da bilimsel çalışma olarak yayınlandığı göz önünde tutulmalıdır. Çok derin ve uzun bir konu olması nedeniyle bu konuyu kişilerin tercihine bırakarak kendi yorumlarıma devam ediyorum.

Açıklamak istediğim alana yönelerek modern bilimin muğlak olan alanlarına kısaca giriş yapmak istiyorum. Teknik, teknolojik ve sayısal bilimler haricinde Sosyal Bilimler çatısı altında, temelinde İNSAN olan Eğitim, Ekonomi, Sağlık, Psikoloji, Toplum Kuramları Bilimleri alanlarında doğrular çok değişkenlik göstermektedir. Zamanın ruhuna ve bilim insanlarının duygu, düşünüş ve inançları etkisinde aynı konu hakkında çok farklı düşünceler ortaya atılmaktadır. Ve yaşadığımız zaman içerisinde bir önceki kuralın yanlış, yeni düşünce tarzının doğru olduğu bilgisini sıkça duymaktayız. Yani;
BİLİM dediğimiz soyut bir varlık adına BİLİM İNSANI dediğimiz kişiler gruplar, karar vererek önceki bilimsel bilginin YANLIŞ olduğu, gerçek DOĞRU’ nun yeni kabul ettikleri bilgiler olduğunu görmekte, yaşamaktayız.

Basit bir örnekle açıklayalım; çocukluğumuzda, başarı ve başarısızlık için ÖDÜL ve CEZA sistemi uygulanmaktaydı. Başarılı olanlar ödüllendirilerek teşvik edilir ve onurlandırılırdı. Yeni Modern Eğitim Sistemi denen anlayış, bir kişiyi ödüllendirmenin diğerlerini cezalandırmak anlamına geleceğini söylemektedir.

Bu şekilde de başarılı insanlar cezalandırılarak, başarısızlık ödüllendirilmiştir. Bu durum tam anlamıyla modern bilimin ürettiği bir PARADOKS’ tur.
Aynı konu hakkında belki birkaç sene sonra daha farklı bakış açısı ortaya atılacak ve geçmişte doğru olduğu söylenen bilgiler çöpe atılacaktır.

Sosyal Bilimler konusunda olan belirsizlikleri ve zemin kaymalarını açıklamaya çalıştıktan sonra, bilimin açıklamakta yetersiz kaldığı bu konulara;

Bilimin Açıklayamadığı Konulara Manevi bakış açısı ile nasıl çözüm üretilmiştir?

sorusuna cevap aramak istiyorum. Konu çok kapsamlı olması nedeniyle basamak basamak ilerlemek istiyorum. Allah’ın varlığı, Ruh’un varlığı, Melekler’in varlığı, Cinlerin varlığı ve insana olan etkileri, Tayyi Mekan, Psikolojik hastalıklar, Reenkarnasyon, Astral seyahat ve Çakra gibi konular bilimsel araştırma yöntemi ile incelenememekte ve doğru çözüm üretilememektedir. Bu noktada sorunlarına çözüm bulamayan insan, Cinci Hoca olarak adlandırılan insanlardan medet ummaya yönelmektedir. Ya da evliya ve türbeleri ziyaret ederek Allah Teala’dan yardım istemektedir. Usulüne uygun yapılan ziyaretlerin olumlu sonuçlarını alan, fayda ve şifa gören insanlar olmuştur. Ellerimde bulunan siğillerin Kavak İlçesi’nde bulunan evliya türbesinde dal kırılarak iyileşmesi gibi durumlar yaşanmıştır. İster hoca ister evliya olsun asıl talep Allah Teala’dan (Celle Celalühü) olmalıdır. Şirke düşecek hareketlerin dinimizde yeri yoktur. Bez bağlama, türbe etrafında dönme ve türbede göbek atma gibi davranışların dinimizde ve Allah Katında yeri yoktur. Bu tür davranışlar dıştan bakan imanı zayıf veya gayrimüslimler için çok komik ve anlamsız görünmektedir. Belki de bir hidayete engel olabilmektedir. Ayrıca bu davranışlar müslümanların imanını tehdit etmekte, İslamı karalamaya yönelik kara propagandaya da fırsat vermektedir. Şimdi Hoca , Türbe ayrımından hoca tarafına yöneliyorum. Yardım istenecek olan Hoca konusunda da çok önemli ayrılıklar vardır. Gerçek HOCA vasfını taşıyanlar ve Hoca ismini kullanan aslında şeytan ve hizmetkarlarının etkisinde olan ŞEYTANİLER. Amaç aynı görünmekle beraber bu kişilerin tedavi anlayışı, yöntemi birbiri ile 180 derece zıttır.

RAHMANİ HOCALAR ve ŞEYTANİLER

Rahmani hoca olarak tabir ettiğimiz insanlar, sadece Allah rızasını gözeterek ve İslam dairesi içinde kalarak okuma yapanlardır. Dinimize aykırı olabilecek davranış, ve telkinlerde bulunamazlar. Erkek hoca kesinlikle kadın ile yalnız kalamaz ve bunu istemez örneğinde olduğu gibi. Bu durum başlı başına dinimize aykırı bir davranıştır. Okumalar sadece Allah’ın ayetleri ve manevi hocalarının izni ile olmaktadır.

Şeytaniler ise ruhunu belki bilerek belki bilmeyerek şeytan ve yardımcılarına vermiş olan insanlardır. Yöntemleri kesinlikle İslam dairesi içerisinde değildir. Maddiyat ön plandadır. Tedavileri geçicidir. İrtibatlı olduğu şeytana hizmet eden cinni ve ifritler, kişi üzerinde bulunan ve hastalıklara neden olan diğer cinni varlıklara engel olarak gecici bir iyileşme ve rahatlama sağlar. Bu durumda hasta kişi, artık daha büyük bir sorunla karşı karşıyadır. Hastalıklar başka noktalarda nükseder. Bu durum kısır döngü olarak devam eder durur.

Bu anlattıklarımızdan yola çıkarak aklımıza şu soru gelmektedir.

Doğru Manevi Tedaviyi Nasıl Bulacağız? Doğru Hoca Olduğuna Nasıl Karar Vereceğiz?

Günümüz şartlarında en büyük sorunlardan biri budur. Doğruyu bulabilmek. Devamında ise bulduğun doğruya ulaşabilmek. Bu iki şey bir araya gelmediğinde yaralarımıza merhem olmamaktadır. Biraz önce anlattığımız gibi başvurduğumuz kişinin İslam Dairesi yani emir ve yasakları içerisinde hareket etmesi gerekmektedir. Bunu anlayabilmek için de bulmak, anlamak ve ölçebilmek gerekmektedir. Yani tecrübe edilmesi gerekmektedir. Burada yeni bir ayrıma geliyoruz;

Derdine Derman Arayan Kişi İslam Ölçülerini Biliyor mu? Doğru Biliyor mu?

Az bilinen bu konuda tecrübe yaşamış kişiler bizi doğru insana götürüyor mu?

Bu sorularla ve sorunlarla başa çıkmak, cevaplamak oldukça zordur. Günümüz insanının cahilliği ve bilgisizliği sahtekarlar için büyük fırsat sunmaktadır. Bu girişimlerin pek çok sonucunda maddi ve bedeni istismarlar ortaya çıkmaktadır. Biçare insan doğru kişiyi bulmuş olsa bile her iki tarafın zaman ayırabilme sorunu ortaya çıkmaktadır. Sonuçta tedavi edecek olan hocada evini geçindirecek ve ailesine zaman ayırmak zorunda kalacaktır. Bu nedenlerle insanlar tamamı ile bu girişimden vazgeçerek hastalıklarına deva bulamamaktadırlar. Sorun ve çözümsüzlük içerisinde kıvranmaktadırlar. İşte bu noktada Rab’bimiz bizlere merhamet ederek günümüz durumuna daha uygun, pratik ve akla yatkın yeni bir çözüm yolu vermektedir. Bu yol güvenilir ve ulaşılabilirdir. Kuluna kulları aracılığı ile yardım etmektedir.
Bu yeni yol Mustafa KAYA’nın anlatımıyla; HAL İLMİ ile MANEVİ TEDAVİ YÖNTEMİDİR.

YENİ MANEVİ TEDAVİ YÖNTEMİ HAL İLMİ NEDİR?

Basit tabiri ile;
Hal ilmi, manevi hizmetkarlar aracılığı ile insanlara ulaştırılan bilgi ve yardımdır.

İlim öğrenerek bu bilgiye ulaşmak mümkün değildir. (Mustafa KAYA’nın İslami bir eğitimi yoktur) Ancak Allah Teala’nın seçmiş olduğu kullarına verdiği bir ilimdir. Bu seçim nasıl yapılır? Bunu ancak Allah bilir. Sadece, bu ilim verilen kişilerde öncelikle İHLAS ve ALLAH RIZASINI KAZANMA niyetinin temel olması gerektiğini söyleyebilirim. Bizlerin kısıtlı bilgisi ile bu konuya daha fazla girmemizin doğru olmadığını düşünmekteyim.

BİLGİ NEREDEN GELMEKTEDİR?

Mustafa KAYA’nın ifadesi ile hocası Hamza Kendiyas Hazretleridir. Kendiyas genel olarak Ayet’el Kürsi’nin manevi alem içerisinde bulunan hizmetkarlarıdır. Bu hizmetkarlar Allah’ın sevdiği ve makam verdiği Peygamber, Evliya, Şehit gibi insan, melek ve cin kullarından oluşmaktadır. Allah’ın izni ve müsadesi kadar bilgi, KENDİYAS HİZMETKARLARI tarafından verilmektedir.

NEDEN MUSTAFA KAYA?

Neden Mustafa KAYA sorusunun cevabını ancak Allah bilir ve O’nun takdiridir. İlmini dilediği kuluna vermiştir. Bu bizlerin anlamasına açık bir konu değildir. Ben sadece dıştan bir yorum getirmek istiyorum. Mustafa KAYA’nın İç alemini, düşüncelerini ve samimiyetini bilmek ve derecelendirmek haddimiz değildir. Ama yazımın sonunda anlattığım çaresiz, derin İslami bilgisi olmayan hep bir kenarda dinleyici olan, dertlerine çare arayan ve çoğu zaman bulamayan büyük çoğunluğun bir parçası olarak görüyorum. Hayatını esnaf olarak sürdüren, dış görünüşü toplumun geniş kesimine uyan ve bende de orta halli bizden biri hissi uyandıran kişiliktir. Belki (Rab’bim en iyisini bilir) HAL İLMİ’nin verilmesi, iç alemindeki halis niyetler ve bu garip çaresiz grubun içinden gelen en iyi görsel örneği olmasındandır.

KİMDİR MUSTAFA KAYA?

Şahsen tanımadığım ama gözlemlerime göre anlatacağım biridir. İsmini yakın sayılabilecek bir zaman içerisinde duydum. Çok farklı ve alışık olmadığımız konulardan bahsetmektedir. Anlaması ve anlatması gerçekten zor konulardır. Bir çok videosunu izleyerek yaptığım gözlemlerimi bu yazıda anlatacağım. Zaten bu ilme dair bilgileri bu videolardan derleyerek yazdım. Mutlaka eksikler olacaktır. Şimdiden affınızı diler düzeltmelerinizi beklerim.

Yasin Suresi 21. ayeti;
“Sizden ücret istemeyenlere uyun, onlar doğru yolda hidayete erenlerdir.” demektedir. Peygamberler ve Veliler ücret istemeden İlahi hizmette bulunmuşlardır. Buradan yola çıkarak ilk değerlendirmemi yapmak isterim.

1. Bu yolla tedavi olmuş, yardım almış hiç kimse maddiyat talebi ile ilgili bir iddiada bulunmamıştır. Israrla maddiyat talep etmediğini Allah Rızası için hizmet ettiğini söylemektedir. Bu nedenle Ayette belirtilen emre ve Sünnet’i Seniyye’ye uygun bir yol üzeredir. Maddi bir kazanç görünmemektedir.

2. Tedavi olarak anlatılan işlemler tamamı ile İslam dairesi içindedir. Namaz kılmak, helallik vermek, sadaka vermek, tövbe etmek, günahlardan uzak durmak, gıybet dedikodu ve iftiradan uzaklaşmak ve Ayet’el Kürsi okumak. Bu tavsiyeler dinimizin emirleri içerisindedir.

3. Bu tedavi yöntemleri kişinin kendi yapması gereken görevlerdir.
Kişi edilgen değil etkendir. Yani topu bekleyen kaleci değil, golü atacak olan top peşinde koşan forvettir. Bu tedaviyi insanlar kendileri uygulamaktadır. Golü de başarıyı da kendi gayretleri getirecektir. Peki Mustafa KAYA ne yapmaktadır? Futboldan devam edersek, takımın antrenörüdür diyebiliriz. Yanlışları düzeltmekte, doğruları göstermekte ve manevi alemden aldığı bilgiler ile insanları desteklemektedir.

4. Kolay ulaşılabilirdir. Çünkü kişi ibadetlerini yaparak tedavisini de yapmış olmaktadır. Bu nedenle tedaviye çok kolay ulaşılabilir ve güvenilirdir. Bir araya gelmek gerekmemektedir.

Can alıcı bir soru ile devam etmek istiyorum. İnşaallah kırmadan, yanlış ifade kullanmadan gözlemlerimi anlatabilirim.

NEDEN YENİ BİR MANEVİ TEDAVİ YÖNTEMİ?

Yazının başında anlattığım konu olan güvenilirlik, ulaşılabilirlik ve bu konulara menfi bakış açısı yeni bir uygulama gereğini ortaya çıkarmıştır. Rabbim bu yönde dilemiştir. Yıllar boyu İSLAMİYET, fiziki (savaşlar, katliamlar) ve fikri (tv, basılı yayın ve kitap) saldırı altında kalmıştır. Kasıtlı olarak, insan kaynaklı sorunlar Güzel Dinimize mal edilmiş, problemin kaynağının dini öğretiler olduğu propagandası yapılmıştır, yapılmaktadır. Bu yoğun saldırı, tabiattan koparılmış Allah’ın sanatı ile buluşamayan ve buna bağlı oluşabilecek tefekkürleri yapamayan insan üzerinde çok etkili olmaktadır. Yani insan, doğada sürekli görebileceğimiz her biri ayrı bir Allah’ın mucizesi olan baharda tabiatın yeniden dirilişini, canlı varlıkların mükemmel çalışmalarını ve belki de sonsuzluğun en görünür hali olan gökyüzü ve yıldızları görememektedir. Büyükşehir insanları suni, sahte, sınırlı ve çok hızlı bir tempoda hayatlarını sürdürmeye çalışmaktadır. Bu hızlı tempo bir çok şeyi kaçırmamıza neden olmaktadır. Örneğin yürüyerek geçtiğimiz yeri 120 KM hız yapan bir araç ile geçtiğimizde yaşadığımız durum gibidir. Gönlümüze dokunacak olan aradığımızı, ihtiyacımızı görmeden son sürat devam eden bir yaşam.

BİZ MÜSLÜMANLAR NE DURUMDAYIZ ?

Kısaca bahsettiğim etkiler nedeni ile İslami İlimler’e olan ilgi, maddi ilimlere kaymıştır. Din ve Cemaat ve gruplarından uzak durulmuştur. Daha kötüsü Müslümanlık işaretleri olan sarık, cübbe, sakal ve Namaz malesef dünya menfaati için kullanılmıştır.
Din sadece SÖYLEM VE GÖRÜNTÜYE indirgenmiştir.
İslami İlim sahibi bazı insanlar dünyanın şatafatına kapılmış, az bir ücret ve menfaat karşılığında ilimlerini, imanlarını ve inançlarını satmışlardır. Müspet olarak hizmete devam eden insanlar ise Cemaatlar ve Tarikatlar etrafında toplanmıştır. Bu gruplarda, inançlarını ve yakınlarını korumak için kendilerini daha güvende hissettikleri ekosistemlerini oluşturmuşlardır. Kendi çevreleri ile iletişimde olup, kendi gruplarına has dergahlarda ibadet etmektedirler. Camii ve toplumdan kopuk bir yaşam sürmektedirler. Bu gruplar tabi ki herkese açık, samimi ve yardımseverdir. Ancak bu iyiniyetli yaklaşımlarda, toplumda oluşmuş kötü kanaatler nedeniyle bizler gibi bu grupların dışında kalmış büyük çoğunluk için bir anlam ifade etmemektedir. Şu kadar zikir, şu ezberler gibi uygulamalar da durumu daha zor bir noktaya sürüklemektedir. Bu gruplara katılan insan da, O vaaz veren hocalar gibi derin bir ilme sahip olmadığı için sadece dinleyici konumunda kalmaktadır.

Yani özetle, dinini samimi güzel bir şekilde yaşamak isteyen, derin ilme sahip olmayan, dertlerine derman arayan çaresiz büyük bir müslüman grubu sahipsiz kalmıştır.

İşte bu içinden çıkılmaz nedenlerden dolayı herkese ulaşabilen, öznesi kendi olan, doktoru kendi olan ve tavsiyeleri de akla, mantığa ve İslam’a uygun olan yeni bir manevi tedavi yöntemi Yüce Allah’ın izni, merhameti ve yardımı ile bizlere ulaştırılmaktadır.

Selam ve Selametle.