MUSTAFA KINALI HOCAMIZIN MANEVİ MAHKEMESİNE ANALİZ YORUM

Link olarak verdiğim ses kaydında Mustafa Hocam kendi Manevi Hocaları tarafından mahkeme edilmesini ve sürecini anlatmıştır. Yaşanılanlar ve anlatılanlar üzerinden maneviyatın düşünüş biçimini ve buradan çıkarılması gereken dersleri yazmak istiyorum. Yazacaklarım kendi çıkarımlarıma dayalı düşüncelerdir. Fikir jimnastiği diyebilirsiniz. Eksikler belki de yanlışlar olabilecektir. Bu gözle okuyarak eklemelerinizi ve düzeltmelerinizi beklerim.

Söz konusu durum kısaca şu şekildedir;
Mustafa Kınalı Hocamız Allah’ın lütfu olan Hâl ilmi ile bizlere zahiri bilgilerin ötesinde, batınî bilgiler vermektedir. Bu bilgileri elde ediş şekli İSTİHARE ve İSTİŞARE dir.

İSTİHARE: İhtiyaç olan bilgiyi Allah Teala’dan istemektir.
İSTİŞARE: Allah Teala tarafından verilen çoğu zaman şifreli olan bilginin Allah’ın Manevi Ordusunda görevli olan Hocaları veya feraset sahibi insanlar ile değerlendirmesidir. Verilen bilginin mânâ yönünü tam anlamaya yönelik görüşmelerdir.

Bizleri hastalıklar vasıtası ile bilgilendiren ve Allah’a düzgün bir kul olmaya yönlendiren Hocamızın anlattğı konuların zamanla çarpıtılması ve yanlış anlaşılması üzerine Manevi Alemde Mahkeme kurulmuştur. Söz konusu kişiler;
– Bir kısım, hasta insanlara evliya isimlerini vererek Hocalarının olduğunu ve O mübarek sayesinde iyi edebileceklerini söylemiş, ancak iyileşme görülmediğinde de hastalar tarafından mübarekler suçlanmıştır.
– Başka bir kısım insanlar ise, şifayı veya Rahmani Bilgi Kaynağını Allah’tan bilmeyip, Manevi Hocalarından bilmişlerdir.

İşte doğru anlatamadığı ve sonuçta bu nedenlere sebep olduğu için Mustafa Hocamız manevi bir mahkemeye çıkarılmış, 70 kırbaç cezası verilmiştir. :(( 21 kırbaç sonrası bayılma durumuna gelmesi üzerine merhamet edilmiş ve kefaret olarak yaptığı iyilikler sorgulanmıştır. Sadece küçük oğlu, elinde namaza alışması için Hocamızın verdiği paralar ile Kur’an Kursuna gittiğini gösteren Elif Ba ile gelmiştir. Yapılan bu davranış kefaret gösterilerek geri kalan ceza uygulanmamıştır.

Hocamın yaşadığı bu olaydan kendi adıma ne hisse çıkardım?. Yazmaya çalışalım;
1. Mustafa Hocamızın namaz, oruç, sadaka, Kur’an okuma gibi bir çok ibadeti varken, neden dikkate alınmadı, kefaret sayılmadı?
– Namaz, oruç, sadaka gibi ibadetler bir kulun sorgulayacağı konular olmadığı için kefaret olarak değerlendirilmediği düşüncesindeyim. Bu ibadetlerin ve mükafatların sahibi Allah’tır. İbadetlerin kabulü ve derecesi Allah’a aittir. Bir kul değerlendiremez. Bizler de bir kul olarak diğer kulların ibadetlerini, giyimlerini sorgulayamayız. Bizim görevimiz değildir. Görevimiz İslam’ı doğru yaşamak, temsil ve tebliğ etmektir.
2. Soydan sirayette olduğu gibi, başkasının yanlış anlamalarından bile sorumluluk yüklenebiliyoruz. Neden?
– Yanlış söylem ve davranışlar ile Manevi Hocalarımızın da haklarına girebiliyoruz. Eğer Evliya bir Hocamız var ise ona göre davranmalıyız, kendimize çeki düzen vermeliyiz. Söylediklerimizin ve yaptıklarımızın sonuçları konusunda temkinli olmalıyız. Çok iyi niyet ile başlamış olduğumuz hizmetler, öngöremediğimiz bir şekilde değişerek, dönüşerek ilime ve sahibine zarar verebilmektedir. Yol açmak için dinamiti keşfeden Alfred Nobel’in insanların ölümüne sebep olduğu gibi.
3. Hâl İlmi ile ilgili yıllardır vermiş olduğu çaba neden dikkate alınmadı?
– Mustafa Hocam, eşinin gözlerinin görmemesi üzerine Allah’a vermiş olduğu söz üzere Hâl İlmi‘ni anlatmış, bir çok zorluk ve fedakarlıklar yaşamış ancak yapılan hizmet Maneviyat tarafından değerlendirilmemiştir. Bu durumun sebebi ise Allah’a verilmiş bir söz ve bu sözün karşılığı alınmış olan ilimdir. Bu antlaşmanın tarafı Allah’tır. Kul değer, bedel biçemez.
4. Bize göre küçük olarak görünen bir davranış, Manevi Hocalarımız tarafından neden kıymetli görülüp, itibar edilmiştir?
– Manevi Hocalarımız; Peygamberler, Evliyalar, Şehitler, Alimler ve Hüddamlarımız Allah tarafından Kur’an-ı Kerim’de görevlendirilmişlerdir. Bu nedenle kendi alanları içerisinde olan ve Mustafa Hocamın herhangi bir şarta bağlı kalmadan yapmış olduğu, bilinen ve emredilenlerin dışında yeni bir davranışı ile oğlunu Namaz’a ve Kur’an’a teşvik etmesi değerli bulunmuştur düşüncesindeyim.

Bu örnekle; karşılıksız yapılan her ibadetin çok değerli olduğu, şarta bağlanmış olan (1000 tesbih çekeyim rızkım açılsın, tebliğleri yapayım iyi olayım vs) davranışların doğru olmadığını bir daha anlamış olmaktayız.

KARŞILIKSIZ SAF VE TEMİZ BİR TESLİMİYET İLE SADECE ALLAH’A İBADET ETMEK ASLOLANDIR

Rabbim, doğru anlamayı, doğru anlatabilmeyi, doğru yaşayabilmeyi, doğru anlaşılabilmeyi nasip etsin. Amin.

Selametle

https://youtu.be/OthWt29ZQnQ?si=tf6ehoQkbj-K6ujn