İnsan, hayatı boyunca bir çok sorunlarla karşılaşmaktadır. Kendi veya yakınlarının yaşadığı her sorun artık hayatımızın bir parçası olmaktadır. Çözüm bulana kadar da bu acı veren hayat parçası bizleri rahatsız etmeye devam etmektedir. Sorun kavramı kişiye göre değişiklik göstermektedir. Bir baş ağrısı kimi için önemsiz, kimi için ise nedeni bulunması ve önlem alınması gereken önemli bir olaydır. Genelleme yapmak istersek yaşadığımız sorunları maddi ve manevi olarak ayırabiliriz.
Mali, fiziki, bedeni rahatsızlıkları maddi sorun olarak adlandırabiliriz. Maddeye dayalı, görülebilen, ölçülebilen, tanımlanabilen sorunlardır maddi sorunlar. Çözümü de hastane, doktor ve tıp ilminde aranmalıdır.
Manevi sorun ise daha çok metafizik alana kaymış olan, bilimsel yol ve metodlar ile tanımlanamayan ölçülemeyen, anlam verilemeyen yani bilimin aciz kaldığı bölüm olarak adlandırabiliriz. İnsanları da açmaza ve çaresizliğe iten nokta buralardır.
Kendi veya en yakınlarımızın yaşadığı sıkıntıları görüp, bilinen yollar ile çözüm bulamayan bizler, çaresizlikten farklı yollara başvurmuşuzdur. Muska takınma ve Hoca tabir ettiğimiz kişilerden yardım isteme gibi.
Muska olarak adlandırdığımız yazılar aslında iki çeşittir. Cinci olarak tabir edilen kişilerin şeytani cinleri, bazı şekil ve yazılar ile etkisi altına alıp, yaptığı yazılar muska olarak adlandırılmaktadır. Rahmani hocalarımızın şifa için Kur’an-ı Kerim’den yazdığı ayetler muska değildir… Ama taşınmamalıdır. Taşımak yerine okunmalıdır. Okumadığımız Kur’an-ı Kerim’i boynumuzda taşısak ne fayda eder. Allah, okuyalım diye bu ayetleri göndermiş, rafa koymak ya da boynumuzda taşımak için değil kardeşlerim. Bunu iyi bilelim.
MUSKA İLE ASLINDA NE YAPILMAKTADIR?
Muskayı anlayabilmek için önce cinnileri anlamalıyız. Modern bilimin kabul etmediği ama İslam Dininde ayet ve hadisler ile bildirilen Cinler ile aynı mekanları paylaşmaktayız. Cinniler de insanlar gibi müslüman, hristiyan, Musevi veya inançsız olabilir. Bu nedenle her cinni kötü değildir.
Müslüman olan cinniler, insanların halifeliğini kabul etmiştir ve insanları müslüman olmayan cinnilerin ve ifritlerin saldırılarından korumaktadır.
Bu nedenle evlerimizi müslüman cinnilere açmalı, evimiz, yediğimiz, içtiğimiz müslüman cinni kardeşlerimize helaldir demeliyiz.
Muska, şeytani cinnilerden kurtulmak için daha güçlü olan ifritleri kullanmak için yazılır.
İçinde ayet olmayan şeytani hocaların yazdığı muska ile aslında kendimize zarar vermekteyiz. Maddi kayıp en hafif zarardır. Şeytani cinniler kendi hatalarımızdan dolayı vücut içerisine yerleşebilmektedir. Allah’ın yaklaşmayın, yapmayın dediği yasaklarını çiğnediğimizde ruh kalkanı zarar görür ve şeytani cinniler vücut içinde yaşamaya hak kazanır. Yerleştikleri alana göre hastalık üretirler. Çözümü muskada arayan kişide şu durum gerçekleşir. Muska yapan şeytani muskacılar, güçlü ifritlerin emrindedirler. İfritler, muskacılara yardım ederek bir çok kişinin imanını almaktadırlar. Muskacı, yazdığı muska ile vücuda zarar veren cinleri, kendine hizmet eden aslında hizmet ettiği ifritler aracılığı ile hasta kişiden uzaklaştırılır. Yani şeytani cinniler, daha güçlü ifritler tarafından uzaklaştırılır. Sokak kabadayılarını mafya babasına şikayet edip, mafyanın adamları tarafından kabadayının tehdit edilerek bertaraf edilmesi gibidir bu durum. Ama bu işlem bittikten sonra, şeytani cinniler vücudun başka noktasında yaşamaya ve zarar vermeye devam ederler. Muska yazdıran kişi, muskanın ilk rahatsızlığına iyi geldiğini düşünerek yeni oluşan hastalığı için de bir muska yazdırır ve bu durum kısır döngü olarak devam eder durur.
Bu arada muska taşıyan kişi de nasıl bir durum gelişir?
Hasta kişi hastalığına iyi geldiğini düşündüğü muskayı çok sever, sevdirirler. Yanından ayırmaz ve faydalı olduğunu düşünür. Müslüman olmayan cinler bu şekilde muska içerisinde yerleşir, orayı yurt edinir. Aslında İNSAN KAÇMAKTA OLDUĞUNA KOŞMAKTADIR. Hasta kişi düşmanına, kendine en yakın noktada üs kurmaktadır. Devletimizin egemenlik nişanesi olan Başkent Ankara’ya, İslam’ın ve müslümanların en büyük düşmanlarından olan Amerika’ya askeri üs kurulmasına izin vermek gibidir. Muska, cevşen, okunamayacak kadar küçük Kur’an-ı Kerimler ve duvarda asılı dualar cinnilerin en sevdiği alanlardır. Ayak altından uzak rahatsız edilmedikleri alanlar açmaktayız bu şekilde. İnsanların bu tür malzemeleri kendilerinden ve evlerinden uzaklaştırmaları gerekir. Denize veya suya uçları açılarak içine su girecek şekilde Bismillah Destur denilerek atılmalıdır.
Şeytan gerçek adı ile İblis, muskaları sarıp sarmalayarak taşımamızın yeterli olduğunu bizlere fısıldayarak, aslında şifa olacak olan ayetleri ve duaları okutmaz, bizi aldatır. Kur’anı Kerim’i sarıp sarmalasak, kucağımızda taşısak açıp okumadıktan, anlamaya çalışmadıktan ve hayatımıza uygulamadıktan sonra hiç bir faydası olmaz. Ne acıdır ki Allah Teala’nın ilk emri “OKU”dur.
Bundan daha önemli sorun ise kişi iyileşmesini muskaya bağladığı için, bu durumun GİZLİ ŞİRK içermesidir. Çünkü hastalık, sağlık, rızık ve tüm durumlar Allah’ın takdiri ile gerçekleşmektedir. Müslüman’ım diyen için O’ndan başka sığınılacak, kapısı çalınacak ve el açılacak başka bir yer yoktur. Tövbe gerektirir.
DİKKAT ! MUSKA TAŞIMAK GİZLİ ŞİRK İÇERİR. İMANIMIZI ALIR. MUSKA TAŞINMAMALI YERİNE AYETLER VE DUALAR OKUNMALIDIR
Peki muska geleneği bize nereden yerleşti?
Mustafa KAYA’nın anlatımı ile önceki zaman içerisinde HAL İLMİ’ne sahip olan alimlerimiz, kişinin sorununa göre kişiye özel tedavi yöntemleri tavsiye etmiştir. Dua yazılmış olsa bile safran mürekkebi ve misvak kalemi ile hazırlanmıştır. Bu durum zamanla yozlaşmış, ehil olmayan insanların elinde sıradan ve zararlı bir hale gelmiştir. Şu zamanda fotokopi kağıtlar sarılarak, kaplanarak ticari amaçlı satılmaktadır. Kişiye özel çözümün en güzel örneği Peygamber Efendimizin Ebu Dücane’ye yazdığı CİN MEKTUBU’dur.
Doğru Çözüm Nasıl Olmalıdır?
Müslüman olanlar sorunlarını müslümanca çözmeleri gerekmektedir. Öncelikle kötü olandan uzaklaşmalı, iyiliğe yaklaşılmalıdır. Allah’ın emir ve yasaklarına riayet edilmelidir. Tövbe, dua, helallik vermek, sadaka vermek, ibadetleri arttırmak gibi Allah Teala’nın hoşuna gidecek biçimde sorun çözülmeye çalışılmalıdır.
CİN MEKTUBU NEDİR? EVDE BULUNDURMAK FAYDALI MIDIR?
Peygamber efendimizin, Ebu Dücane’yi cinlerin zararlarından için Hazret-i Ali’ye yazdırdığı bir mektuptur.
Eshab-ı Kiramdan Ebu Dücane Hazretleri anlatır;
Yatıyordum. Değirmen sesi gibi ve ağaç yapraklarının sesi gibi, ses duydum ve şimşek gibi, parıltı gördüm. Başımı kaldırdım. Odanın ortasında, siyah bir şey yükseldiğini gördüm. Elimle yokladım. Kirpi derisi gibi idi. Yüzüme, kıvılcım gibi şeyler atmaya başladı. Hemen Resulullah’a gidip, anlattım. Buyurdu ki; (Ya Eba Dücane, Allahü Teâlâ, evine hayır ve bereket versin)
Kalem ve kağıt istedi. Hazret-i Ali’ye bir mektup yazdırdı. Bu mektubu alıp katlayarak evime götürdüm ve onu başımın altına koydum. O gece uykumdan çığlık atan bir sesin haykırışıyla uyandım ki o ses ‘Ey Ebu Dücane! Lat ve Uzza’ya yemin olsun ki bu kelimeler bizi yaktı. Arkadaşın Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) hakkı için bu mektubu bizden kaldır. Bir daha senin evine dönmeyeceğiz” diyordu.
O zaman ben: “Efendim Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) hakkı için, ben ona danışmadıkça bu mektubu kaldırmayacağım” dedim. Böylece duyduğum inilti, bağırtı ve ağlama yüzünden o gecem çok uzun geçti.
Sabah olduğunda doğru gidip Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) ile beraber sabah namazını kıldım ve o gece cinlerden duyduklarımı ve onlara ne dediğimi kendisine bildirdim.
Bunun üzerine Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem);
“Ey Ebu Dücane! O topluluktan mektubu kaldır. Beni Hak Peygamber olarak gönderen Zat’a yemin ederim ki onlar bu azabın acısını kıyamete kadar hissedecektir.” buyurdu.
(Beyhaki, Delailü’N-Nübüvve, no: 3044, 8/188)
Bu Hadis’i Şerif ile birlikte Peygamber Efendimizin yazmış olduğu Cin Mektubu sorulmaktadır. Veya örnek gösterilmektedir. Alt paragrafta anlamını yazdığımız mektuptan anlaşılacağı ve Hocalarımızdan öğrendiğimize göre bu mektup sadece Eshab-ı kiramdan Ebu Dücane Hazretleri’nin şahsına yazılmıştır.
CİN MEKTUBU EBU DÜCANE HAZRETLERİNİN ŞAHSINA YAZILMIŞTIR
Mektubun muhatabı da o zamanda yaşamış olan ve Ebu Dücane’ye rahatsızlık veren Cinnilerdir. Yani Cin Mektubu kişiye özel yazılmıştır. Geneli ilgilendirmemektedir. Bu nedenle evde bu mektubu bulundurmak doğru bir davranış değildir. Zaten işe yarasaydı insanlar bir fotokopi kağıt ile evine asar ve tüm şeytani cinlerden ve musallatlarından kurtulmuş olurdu.
CİN MEKTUBU ANLAMI
Alemlerin Rabbi olan Allah’ın Resulü Muhammed’in hayır dışında bir şey için evlere gelen tüm ziyaretçilere, sakinlere ve salihlere fermanıdır. Ya Rahman! Biz ve size geniş haklar tanınmıştır. Eğer sen çok tutkun bir aşık veya izinsiz giren bir tacir ya da hakkı arayan bir kişi yahut iptale çalışan biri isen işte Allah’ın kitabı gerçekten bize ve size karşı hakkı konuşmaktadır.
(Casiye 29’dan) “Biz yaptıklarınızı şüphesiz bir bir kaydediyoruz.”
(Yunus 21’den) “Elçilerimiz yapmakta olduğunuz hileleri yazmaktadır.”
Artık bu fermanın sahibini terk edin ve puta tapanlara, Allah’tan başka ilah olduğunu iddia edenlere gidin.
(Kasas 88) “O’ndan başka hiçbir ilah yoktur. O’nun zatından başka her şey yok olacaktır. Hüküm O’nundur ve siz ancak O’na döndürüleceksiniz.”
(Mü’min 1) “Mağlup olacaklardır. Ha, Mim”
(Şura 1-2) “Yardım göremeyecekler. Ha, Mim Ayn Sin Kaf”
(Bakara 137’den) “Allah düşmanları dağıldı ve Allah’ın hucceti (hedefine) ulaştı. Güç ve kuvvet ancak Yüce ve Büyük olan Allah iledir. Onlara karşı Allah sana yetecektir. O ziyade işitendir, hakkıyla bilendir”
Selam ve Selametle