MÜFESSİR ALAADDİN HAZRETLERİNİN CİHAT SOHBETİ
Müfessir Alaaddin Hazretleri’nin CİHAT üzerine olan sohbeti yazıya dökülerek istifadenize sunulmuştur. Cihat ediyor olmanın önemi, farziyeti hepimizin malumudur. Ancak;
– Cihat dediğimizde sadece savaş etmek olarak mı anlamalıyız?
– Cihatın kapsamı nedir?
– Günümüzde bir müslümanın cihatı ve cihat anlayışı nasıl olmalıdır?
Bu ve benzeri soruların cevaplarını Manevi Hocamız sohbetinde anlatmaktadır. Sohbetimize buyurun efendim.
CİHAT NEDİR?
GÜNÜMÜZÜN CİHATI NASIL OLMALIDIR?
CİHATIN KAPSAMI NEDİR?
MÜCADELE ALLAH RIZASI İÇİN YAPILIRSA CİHATTIR
Cihat önemlidir. Cihat Allah rızası için hareket ettikçe çok daha önemlidir. Vermekte almakta kişinin kendisi ile olan cihatıdır. Ne için verdiğini, ne için aldığını biliyorsan Allah rızası için cihattır. Yardımcı oluyorsan, kendinden veriyorsan, en azından vermeye çalışıyorsan, Allah için hareket ediyorsan bu da cihattır. Savaşla sınırlamayın. Ta ki geldiniz, nefsinizle mücadele ediyorsunuz, etmeye çalışıyorsunuz. Bazen ediyorsunuz, bazen edemiyorsunuz ama Allah’ın rızasını gözetiyorsunuz. İşte en güzel cihattır. Ecri en yüksek cihattır.
İnsanın kendi ile olan cihatı en efdalidir.
Çünkü insan kendisine her zaman gelsin ister. İnsan kendisinden gitmesin ister. Gelirken alın teri ile Allah rızası için helalinden hareket ettiğinde yine cihat edersin. Verirken Allah rızası için verdiğinde yine kendinle cihat edersin. Yani cihat evvelde kendinle başlar. Eğer devam edip, eğer rızayı gözetip, eğer Peygamber Efendimizin A.S hayatını benimseyip hareket edersen işte en efdali de budur.
Verdiğin, vereceğin Allah rızası oldukça cihattır. Nefsin kendin için, kurtuluşun için, rahatlamak için maddi olarak. Bu değil. Bu olamaz. Burada hakkıyla helalinden kazanıp aileni, eşini, dostunu gözetip geçindirmek maksadıyla kalktığında cihattır. Nefsin için, alacağın için, yiyeceğin için, içeceğin için bu değildir. Evlatlarına, ailene, çoluğuna, çocuğuna, eşrafına, etrafına yardım ettiğinde bu da cihattır. Cihatı iyi anlamak iyi çözümlemek gerekir. Eğer iyi anlayıp, iyi çözümlersen zaten Allah’ın yardımı ve doğru olarak rızası için hareket etmiş olursun. Hareket etmeye çalışırsın. Elbet bazen insani duygular önüne geçebilir. Daha fazla isteyebilir, daha daha fazla isteyebilir, çok fazla isteyebilir.
Peki bu istediğini elde ettiğinde dağıtır mısın?
Yardımcı olur musun?
Yoksa bir kenara mı koyarsın?
Yoksa bir kenarda muhafaza edip, ilerisi için mi düşünürsün?
İlerisi için düşünürsen nerde kaldı teslimiyet?
Nerde kaldı Alemlerin Rab’bine tevekkül?
Nerde kaldı? Yeryüzünün bütün altınları önüne serildi Efendimizin A.S. Vakti saati geldiğinde sahibi için ayyuka çıkar, Rab’bim buldurur ve gösterir. Her şeyin vakti saati vardır. Çabalayıp, hareket edip kendini hırpalamanın anlamı nedir? Neden kendini zorlar, neden kendini yorarsın? Çalışmakla yükümlüsün. Alnının teri, helalinden kazanmakla hayatını devam ettirmek zorundasın. Ailene, eşine, dostuna, etrafına yardımcı olmak zorundasın. Yardımcı olmak için de Rab’bimin rızasını gözetip helalinden kazanmak gerekir. Kandırarak, çalarak, çırparak yapmamak gerekir. Sonuçlarına katlanılır. Rabbül Aleminin gazabı çetindir. Azabı çetindir. Ama O hep merhametlidir. Yine de kuluna zulmetmez. Yine de kulunu zora sokmaz. Soksa da bir sonraki için tolere eder. Bir sonraki için muhafaza eder, bir sonraki için alıkoyar. Öyle düşünmek gerekir. Varsa bir zarar, o anda sıkıntı çekilmişse bir sonraki için, başına gelecekleri için kefarettir. Cenabı Allah merhametlidir. O merhametlilerin en merhametlisidir.
Efendimiz Aleyhisselatu Vesselamın başına her şey gelmedi mi?
Ne sıkıntılar çekmedi mi?
Çok zorluklar yaşamadı mı?
Yaşadı. Ama günümüze örnek teşkil etti. Eğer kişilerin başına bir şeyler geliyorsa hemen Efendimiz Aleyhisselatu Vesselamı hatırlamalı.
Çeyreğinin çeyreği başına geldi mi?
O kadar mı acı çektin? O kadar mı canın acıdı?
Peki seni bu yoldan geri çeviren nedir?
Neden cihat etmezsin?
Neden kendinle cihat etmezsin? O kadar anlatır, o kadar dinler, o kadar sohbet edersin. O kadar güzel anlatmaya çalışırsın ama bir o kadar da güzel yapmazsın. Yaşamazsın. Peki, yapmadığını ve yaşamadığını nasıl aktarabilirsin? Başına gelmeyeni nasıl dile getirebilirsin? Nasıl ders almayıp ta başkalarının o zulme, o sıkıntıya uğramamasını sağlayabilirsin. Eğer başına geliyorsa, Cenabı Allah’ın takdiri ilahisi ile gelmiştir.
Sana göre zulümdür, Rab’bül Alemi’ne göre merhamettir.
Her zaman merhamettir. Bir sonraki için muhafaza eden O’dur. Daha azına, daha asgarisine, çok daha azına seni hazırlamaktadır. Hazırlar Cenabı Allah. Rab’bimden geleni şerle yad etmeyin . Her zaman hayırlıdır, her zaman hayır verir. Her zaman hayırlara vesiledir. Her hareketin, her adımın. Yeter ki kalbinde, gönlünde Rab’bül Aleminin rızası olsun.
Başına gelenleri de senin için bir cihat olduğunu düşün.
Cihat için yaptığını düşün. Kendinle, nefsinle bir başkasının başına gelmemesi için kendin cihat et. Eğer onlar etmiyorsa sen gene cihat et. Ki Rab’bim merhametlilerin en merhametlisidir. Der ki; kulum katlanıyor, kulum bekliyor, kulum sabrediyor. Ben bu kulumu muhafaza ederim. Her dakika muhafaza eden O’dur zaten. Senin vesilenle bir başkasına da yardımcı olur Cenabı Allah.
Kuluna, kulunun eli ile ulaşır. Senin başına, senin canına, senin ahvalini değiştirecek bir durum olur, senin düzenini değiştirecek bir durum olur, sen yavaş yavaş düzeltirsin. Sen düzeltirken bir başkasının düzelmesine sebebiyet verirsin. Bir başkası için sen Rab’bimin rızası için O’nun merhametine sığınıp beklersin. Düzelirsin. Yavaş yavaş düzelirsin. Senin düzelmen herkese yansır. Senin düzelmeye çalışman herkesi düzeltir. Senin sabrının ve Rab’bül Alemine olan teslimiyet ve tevekkülün arta arta kat be kat devam eder. Bir başkasına yansır. Bir başkasının da düzelmesine sebebiyet verir. Yani başına gelen en küçük bir sıkıntıda, en küçük darlıkta böbürlenmeyip, kibirlenmeyip, ağlanmayıp Rab’bül Aleminden af ve mağfiret dilenmek gerekir.
Rabbim senin merhametine sığındım. Ya Rabbi Sen yardım eyle. Sen merhametlilerin en merhametlisisin deyip O’ndan geldiğini ve O’nunla gideceğini aklına, şuuruna, benliğine iyicene yedirmen gerekir. Azmetmen gerekir. Azmedip aktarman gerekir. Yani başına geldiğinde bekleyip Rab’bimden af, Rab’bimden mağfiret, Rab’bimden merhamet. Rab’bül alemine sığınıp, bekleyip elbette geçici, elbette ki gidici olduğunu düşünün. Bu yüzden de işte sana bunun tam dönüşü cihattır. Niçin? Allah rızası için yaşantınla, hayatınla, ömrünle her şeyinle cihattır bu. Yani cihatı önemsemek, cihatı benimsemek gerekir.
Cihat sadece kılıçla, kalkanla, okla, yayla, mızrakla olan bir durum değildir. Kalu Bela’dan beri Rab’bül alemine söz vermedik mi düzelmek için? Cihatla beraber buraya gelmedik mi? Geldik. İşte bu yüzden bu başımızda olan ve olmaya devam edecek olan cihatla beraber hareket edip, benimseyip Allah’ın rızasını gözettiğinde her şeyin çok daha kolay, her şeyin çok daha güzel olduğunu anlayacaksın. Anlamaya çalışacaksın, anlamaya niyet edeceksin. Rab’bim merhametlilerin en merhametlisidir. Hemen muhafaza eder, hemen korur, hemen kollar. Her dakika koruyup muhafaza ettiği gibi.
Cihatı tek olarak yapılacak olan bir şey gibi düşünmeden, geniş günümüze göre uyarlayarak, günümüze göre bağdaştırarak.
Adım atarken bile cihat, konuşurken bile cihat, hareket ederken bile cihat.
Nasıl Cihat?
Konuşurken ağzından kötü bir söz çıkmasın diye insan nefsiyle cihat etmez mi? Yürürken yanlış bir yola gitmemek için, farklı yola gitmemek için adımlarını tutup nefsiyle, kendiyle cihat etmez mi? Her zaman her dakika cihat vardır. Var olacaktır. Sadece rızayı Rab’bül Aleminin ve Efendimiz aleyhisselatü vesselamın hoşnutluğunu düşünerek hareket ettiğinde bu zorlukların üstesinden gelebilirsin. Yani sonuç olarak; cihatın her daim hayatımızda olduğunu ve yaşadığımızı unutmayalım. Rab’bimin rızasını O’nun merhametini, O’nun sonsuz hikmetini, O’nun sonsuz muhafazasını asla aklınızdan çıkarmayın.
Efendimizin A.S yaşadıklarını örnek almak, dertleri sorun etmemek ve çevrene yansıtmamakta cihattır.
Yolumuz, yordamımız, önderimiz, atamız Efendimiz aleyhisselatü vesselamın yaşadıklarından ders çıkarıp, hangisinin binde birinin başına geldiğini iyi ölçüp tartın. O yüzden sıkıntı yapmayın. Sıkıntıya dönüştürmeyin. Hayatınızda yaşarken devam ederken bir başkasına yansıtmayın. Yansıtmamaya çalışın. İşte size bu da bir cihattır. içinizde yaşayın. Rab’bül Alemine dönüp O’ndan af ve mağfiret isteyin. Rabbül Aleminden rahmetini, muhafazasını isteyin. Elbette düzeltecek olan yine yine yine O’dur. O’ndan başka sığınılacak, dönülecek başka kapı yoktur. Rab’bül Alemin kuluna kulunun eli ile zaten ulaşır. Hiç anlamadan, hiç fark etmeden tertemiz eder. Muhafaza eder, korur, kollar, yardım eder. Asla yardımsız kalacağınızı düşünmeyin. Asla bu yolda bu izde giderken öndersiz, yolsuz, yordamsız kalacağınızı düşünmeyin.
Rab’bül Aleminin merhametinden asla ve asla ümit kesmeyin. Her zaman kötülükler, yanlışlar olacak diye düşünmeyin. Olmasının da sebebi vardır. Bir başkasından dolayı, bir başkası bir başka evren için muhafaza edendir. Zayıflatandır. Eğer kaldıracak, yaşayacak durum olmazsa o zamana hazırlar Cenab’ı Allah. Çünkü Cenab’ı Allah kuluna kaldırabileceğinden fazlasını yüklemez. Vermez. Çünkü O merhametlidir. Anadan babadan her şeyden çok seni sevendir. Seni kollayandır. Seni muhafaza edendir. Hiç düşünmeden, hiç olmayacakmış gibi hareket etmeyin. Sürekli koruyan, kollayan, yardım eden Rab’bül Alemindir.
Efendimiz A.S’ mı iyi öğrenip, iyi analiz edip, yaşantısına ve hareketlerine çok dikkat edip ona göre O’nun hali ile hallenmeye çalışın. O’nunla beraber hareket etmeye çalışın. Düşüncelerine sahip olmaya çalışın. Analiz edin, sorun. Sorgulayın. Ama neyi sorun sorgulayın. Efendimiz A.S burda nasıl yapmıştır deyip kendinize sorun. Nasıl hareket etmiştir. diye sorgulayın. Etraftan öğrenin, öğrenmeye çalışın. Yolunuza, yordamınıza dikkat edin. Buna göre hareket edin.
Rab’bimizin katında hiç bir cevapsız soru yoktur. Efendimiz A.S bunu bütün her şeyi ile birlikte anlatıp, çözmüş, çözümlemiş Allah’ın izni ve merhametiyle. Günümüze önderlik eden 1400-1500 sene önce yaşanmış olan olayların hepsi şu an cereyan etmektedir. Fazlasıyla devam etmektedir ve devam da edecektir. Yalnız ve yalnız Rab’bül Aleminin emir ve yasaklarına uyun. Efendimiz A.S yolu üzeri devam etmeye çalışın. Engelleri aşmak için sımsıkı sarılın. Engellerin üzerinden atlayabilmek için sımsıkı tutunun. Tutunun Rab’bül Aleminin ipine. Tutunun Efendimiz A.S ipine sımsıkı tutunun. Yolunuzu ve yordamınızı tayin etmek için önce Rab’bül Aleminden rahmetini ve bereketini isteyin. İlmini isteyin. İlmini paylaşır Cenab’ı Allah. İlmin deryasından nasiplendirir Cenab’ı Allah. Efendimiz A.S’dan isteyin. Efendimiz A.S’ ın yoluna, yordamına, hal ve hareketlerine bakın.
Durmayın, öğrenin, anlayın, anlatmaya çalışın. En önemlisi de anlatmaktır. Hele hele anladığını ve bildiğini anlatmak kadar lezzetli bir şey yoktur bu hayatta. Bunun verdiği tadı, hiç bir şey de tadamazsınız. Bunun verdiği huzuru başka bir şekilde tadamazsınız. Bunun verdiği ruhaniyeti hiç bir yerde tadamazsınız. Tadamayacaksınız da. Esas budur. Bu olmalıdır, bu olması gerekir. Eğer ruhunun, bedeninin, kalbinin, vücudunun dinlenmesini bir şekilde sıhhatle devam etmesini, etmese bile bunun verdiği huzurla sizi alıp pamuklarda yatırmış hissiyatını yaşamak istiyorsanız ANLATIN, ANLATIN, ANLATIN
ALLAH RAZI OLSUN.