Gönlümden geçenleri, içime düşenleri not olarak sayfama taşımaya çalışıyorum. Bir nebze fayda olur, işine yarayan olur ve gün gelir tekrar okuyarak hatırlamak düşüncesi ve niyeti ile. Rabbim doğru anlamayı, doğru anlatmayı, doğru anlaşılabilmeyi ve doğru yaşayabilmeyi nasip etsin. Amin.
TÖVBE METİNLERİNİ NASIL OKUMALIYIZ ANLAMALIYIZ?
Yazının konusu şu soru ile başladı;
– Eğer her insan Bezm-i Elest Alemi ve Rabbi ile yaptığı antlaşmada kendisine bir çıta belirledi ve dünyaya geldiğinde yaptıkları ile bu seviyeye ulaşamadı ise Allah Teala kuluna rahmeti olarak dert, sıkıntı, hastalık ve fakirlik veriyor ise (Alimlerimizin anlattıklarından bunun böyle olduğunu biliyoruz) kul günaha girmediğinde, tövbe ve daha fazla ibadet ettiğinde başına gelecek musibetlerini kendi gayreti ile azaltabilir mi?
– Ya da Kendiyas Manevi Tedavisinde önce tövbe ve ibadetlere yönlendirmenin BİR BAŞKA AMACI da bu mudur?
Allah Teala’nın emri üzerine AKLETME ÇABASI‘dır bu.
Şöyle bir örnekleme getirmek istiyorum;
Daha iyi yaşamak, daha iyi olana sahip olmak için yatırım yapan bir kişiyi düşünelim. Yatırımın maliyetini karşılamak için borçlanmış ve borçlarını ödemek için ise ileri tarihli senetler vermiştir. Yapılan yatırım zarar etme ihtimali olmayan hatta 1’e 100, 1’e 1000 kazandıracak kadar kârlı bir iştir. Ancak kişi kendisine borç olarak verilen küçük bir miktar toplu paranın cazibe ve eğlencesine kapılır. Üretim durur ve zarar yazmaya başlar. Artık borçlar ödenmek bir tarafa sermaye de tüketilmeye başlanmıştır. İşte bu noktada borç veren kişi, işletmeye haciz başlatarak malları elinden alır. Kişi verilen sermayeyi yemiş üstüne de borçlanmış olarak iflas eder. Paranın gücü ile gelen tüm konfor da elinden kaybolup gitmiştir. Kendine verilen imkanların kıymetini anlayan müflis, kaybettiklerini tekrar kazanmak için önce yaptığı yanlışlardan vazgeçer (ki zaten artık yapamayacak durumdadır) devamın da ise iyiye yönelerek, gayret etme çabasına girer.
Arsa, altın, dolar, ev, araba gibi varlıklarını satarak borçlardan kurtulur sonra da üretimden gelen kazançları biriktirmeye devam ederek çok daha iyi bir yaşama ulaşmış olur.
Bu örnekte olduğu gibi Allah’a verdiği sözünde durmayan insan sağlık ve zaman sermayesini yemiş, üstüne de günah işleyerek bir çok borç biriktirmiştir. Kul, verdiği sözü tutamamış, eksilere düşerek makas çok daha fazla açılmıştır. Allah kuluna rahmet ederek günahlarına kefaret olacak olan hastalık ve musibetleri vermiştir. Dip noktayı göstererek doğru yola iletmek istemiştir. Bu noktada uyarıyı alan insan tövbe ederek geri dönüş yapmalı ve samimiyetini göstermeye gayret etmelidir. Zaten bir çok günahı yapabilecek durumda değildir. Parası, makamı, sağlığı yoktur ki yapabilsin.
GÜNAHTAN VAZGEÇMEK YETERLİ DEĞİLDİR ; ASLOLAN İYİLİĞE YÖNELMEKTİR
Bu nedenle Mustafa Hocamız ısrarla;
“Tövbe metinlerini okumak yetmez; okuduklarınızı hayatınızda uygulamanız gerekir” demektedir. Hayatımıza aktaramadığımız helalliğin ve tövbenin pek bir kıymeti yoktur.
HAYATA GEÇİRİLMEYEN TÖVBELER ALLAH’A VERİLEN KARŞILIKSIZ SENETTİR.
– İnsanlar belirledikleri çıtanın karşılığını, yani Allah Teala’ya dünyaya geldiklerinde söz verdikleri ibadetleri yapmış olsalar, yine de hastalık yaşarlar mıydı?
Borç verme örneğinde olduğu gibi toplamamız gereken bir miktar vardır ve bu miktarı altın, arsa, ev, araç satarak tamamlamış oluruz. Sonuçta toplam rakama ulaştığımızda verilen söz yerine getirilmiş olacaktır. Ahirette belirlediğimiz seviyeyi de bu şekilde doldurabiliriz. Bir kısmı Namaz, bir kısmı oruç, sadaka, zekat gibi ibadetleri daha sık ve düzenli yapmamız kotamızı doldurmak için yeterli olabilir. Rabbimin lütfu ve hazineleri sonsuzdur. Yeterli olmadığı durumlarda Rabbim rahmeti ile (Lpg den benzine geçirerek) :)) hastalık, fakirlik ve zorlukla bizlere yardımcı olmaktadır.
Yani tövbe ederek borçlarımızdan kurtulmalı, ibadetler ile de kazancımızı arttırmalıyız
Israrla tövbelere ve ibadetlere yönlendirilmemizin bir nedeni de budur. Fasıklıktan Mü’min olmaya terfi ettirecek olan basamaktır hastalıklarımız.
– Hastalıklar ve sıkıntılar sadece bu nedenle mi verilir?
Hayır. Allah kulunun imanını test etmek isteyebilir. İmtihan eder ve kulunun ne yapacağını bilmek isteyebilir. Musibeti Allah’ın bir nimeti olarak görüp kabul eden kazanır, isyan eden ise kaybeder.
Bu yazdıklarım konunun sadece bir yönüdür. Manevi anlamda çok daha fazla cevapları ve karşılıkları vardır. İçimden geçenleri hem not alarak hem de paylaşarak bir nebze olsun faydalı olmak istedim. Rabbim kabul etsin.
Selametle.