Biz İbrâhim’e delille akıl yürütmesi, kesin bir ilme ve imana sahip olması için göklerin ve yerin muhteşem saltanatını öylece gösteriyorduk. En’âm / 75. Ayet
Allah Teala yarattığı kullar arasında sadece insanlara akıl ve idrak nimetini vermiştir. Hayvanlarda da akıl vardır ama idrak yoktur. Bu nedenle insanlar Allah’ın emanetini yüklenmiş ve halifesi olmuştur. Makam ile birlikte, sorumlulukta verilmiştir. Allah’a ulaştıracak olan ve Allah’tan gayrısından uzaklaştıracak olan tüm veriler bu dünyaya yüklenmiştir. Gören gözler, duyan kulaklar için kainat bizlere neler anlatmaktadır neler?
İbrahim Aleyhisselamın Tebliğ Metodu: AKLETME
Hazreti İbrahim Aleyhisselam’ın kavmine tebliğ yapma metodu ve yaşadıkları en büyük akletme örneklerindendir. Sonraki satırlarda olan ayetlerde açıkça anlatıldığı gibi Hazreti İbrahim yıldızı, ayı ve güneşi örnek göstermiştir. Bunların kaybolup gitmeleri nedeniyle gerçek bir yaratıcı olamayacaklarını kavmine anlatmak istemiştir. Çünkü, yaratıcı her an hazır olmalı, görüp gözetmeli, gücü ve kudreti her şeyi yönetmeye yetmeliydi. Akıl bunu açıkça söylemekteydi.
Akıl, Yaratıcının VAR olduğunu ve BİR olduğunu açıkça söylemektedir.
Derken gece bastırınca İbrâhim bir yıldız gördü: “Bu benim Rabbim, öyle mi?” dedi. Yıldız batınca da: “Ben batıp kaybolanları sevmem” dedi. En’âm / 76. Ayet
Birgün de güneşi doğarken gördü ve hemen: “Bu benim Rabbim, öyle mi? Bu hepsinden de büyük!” dedi. O da batıp kaybolunca asıl gerçeği haber verdi: “Ey kavmim, şüphesiz ben, sizin Allah’a koştuğunuz ortaklardan beriyim.” En’âm / 78. Ayet
Peki Hazreti İbrahim Neden Gök Cisimlerini Örnek Gösterdi?
İbrahim Aleyhisselam’ın kavmi Keldaniler, gök cisimlerine tapıyorlardı. Yaptıkları putları da aracı olarak düşünüyorlardı. Güneş, ay ve yıldızlar için farklı putları vardı. Bu nedenle örnek buradan seçilmeliydi. Kendisine yapılan gök cisimlerine ve putlara inanma baskısı üzerine, kavmine akıl yürüterek cevap vermek istemiştir. Allah’a inanmaları için yaptığı tebliğler zaten kabul görmüyordu. Allah Teala’nın varlığını ve birliğini inkar etmekteydiler.
Bu nedenle farklı bir yöntem deneyerek, YARATICININ NE OLMADIĞINI anlatmak istemiştir. Böylece, alışmış oldukları kalıplarından sıyrılarak, düşünmeye sevk etmeyi ve doğruyu bulmalarını amaçlamıştır. Önce yanlış olan inançlarını yıkmak, ancak ondan sonra gerçek olan inancı yerine inşaa etmek gerekiyordu. İman etmeye giden yol ise akıldan geçmektedir. Akıl olmadan idrak, idrak olmadan mutmain, mutmain olmadan da kamil imana ulaşılmıyor.
Allah Teala’nın varlığını ve birliğini kabul ettiremeyen Hazreti İbrahim, aklederek kavmine yaratıcının ne olmadığını ispat etmiştir.
“Şunu bilin ki ben, dupduru bir iman ve teslimiyetle yüzümü gökleri ve yeri yoktan yaratan Allah’a çevirdim. Ben müşriklerden değilim.” En’âm / 79. Ayet
İbrahim Aleyhisselamın akletme üzerine kurguladığı bir diğer olay ise putları kırması ve acizliklerini ortaya çıkarmak istemesidir.
İbrahim Aleyhisselamın putları kırması olayı;
Keldani Kabilesi senede bir gün bayram yapardı. Babası Azer, Hazreti İbrahime
– “Sen de bayram yapmak için bizimle gel” dedi.
İbrahim Aleyhisselam, hastalığını sebep göstererek yoldan döndü. Put imalathanesine gitti. Gümüş, bakır ve ağaçtan yapılan putlar vardı. Önlerine de bereketlenmesi için yemek konmuştu. En büyük olan put, altından yapılmış bir taht üzerine oturtulmuştu.
İbrahim Aleyhisselam, büyük putun dışındaki bütün putları balta ile kırdı. Baltayı da büyük putun boynuna astı. Akşam dönüşte putların kırılmış olduğunu gördüler. Tahmin yürüterek;
– “Bu işi yapsa yapsa İbrahim yapar” dediler ve sordular;
– “Putları sen mi kırdın?
İbrahim Aleyhisselam şöyle cevap verdi;
– “Büyük put, kendisinden başkasına tapılmasını istemiyordu. Bu nedenle diğerlerine kızgındı. Sonunda hepsini balta ile parçalayıp, baltayı da boynuna asmış olabilir. İsterseniz bir de kendisine sorun? Yaptığını kendisi anlatsın”.
Putperest halk;
– “Putlar konuşmaz” dedi.
Bunun üzerine İbrahim Aleyhisselam onlara;
– “O halde nasıl olurda kendilerini bile koruyamayan şu aciz varlıklar sizi korur? Hâlâ akıllanmayacak mısınız? dedi.
Böylece İbrahim Aleyhisselam, kavmine akıl üzerinden tebliğ yapmıştır.
Bu hâdise Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle anlatılır:
– Sonra içinden: “Allah’a yemin olsun ki, siz dönüp gittikten sonra putlarınıza mutlaka bir tuzak kuracağım!” diye karar verdi. Enbiyâ / 57. Ayet
– Nihâyet İbrâhim o putları paramparça etti; ancak, belki olup bitenler hakkında kendine müracaat ederler diye onların büyüğünü bıraktı. Enbiyâ / 58. Ayet
– Dönüp durumu gördüklerinde: “Bunu ilâhlarımıza revâ gören kim? Her kimse, onun zâlimlerden biri olduğunda şüphe yok!” diye bağrıştılar. Enbiyâ / 59. Ayet
– İçlerinden bir kısmı: “Sahi, İbrâhim denilen bir gencin onları diline doladığını duymuştuk” dedi. Enbiyâ / 60. Ayet
– “Öyleyse” dedi diğerleri, “onu bulup insanların huzuruna getirin, belki onun yaptığına şâhitlik ederler.” Enbiyâ / 61. Ayet
– İbrâhim’i getirdikten sonra, ona: “Söyle bakalım İbrâhim, ilâhlarımıza bunu yapan sen misin?” diye sordular. Enbiyâ / 62. Ayet
– İbrâhim: “Belki de onu şu büyükleri yapmıştır; eğer konuşabiliyorlarsa onlara bir sorun bakalım” dedi. Enbiyâ / 63. Ayet
– Vicdanlarının sesini dinlediklerinde aralarında: “Asıl zâlim olan İbrâhim değil, bu âciz putlara tapan biziz!” diye itirafta bulundular. Enbiyâ / 64. Ayet
– Sonra yine eski inançlarına dönerek: “İbrâhim! Sen de pekâlâ bilirsin ki bunlar konuşamazlar” diye çıkıştılar. Enbiyâ / 65. Ayet
– İbrâhim şöyle dedi: “Allah’ı bırakıp da size hiçbir faydası ve zararı dokunmayan bu putlara mı tapıyorsunuz?” Enbiyâ / 66. Ayet
– “Yuh olsun size de, Allah’tan başka o taptıklarınıza da! Hâlâ aklınızı başınıza almayacak mısınız?” Enbiyâ / 66. Ayet
– İbrâhim onlara şöyle çıkıştı: “Yoksa siz ellerinizle yonttuğunuz, kendilerini korumaktan âciz bu heykellere mi tapıyorsunuz?” Sâffât / 95. Ayet
– “Oysa sizi de, yaptığınız şeyleri de yaratan Allah’tır.” Sâffât / 96. Ayet
Tek başına tefekkür ile insan Rabbini tanıyabilir. Varlığını ve sistemdeki düzeni düşünerek bir olduğunu çıkarabilir. Güç ve kudretinin, bu dünyada olan tüm varlıklara yettiğini anlayabilir. Her şeyi görebilir, duyabilir. Aciz, kaybolup giden, her an hazır bulunmayan varlıkların yaratıcı olmadığını da çok rahat anlayabilir.
Günümüzde malesef bir çok put-şirk ortaya çıkmıştır. Örnek verelim;
– Evlat, para, makam, eş, itibar, siyaset, futbol, ev, araba, mülk gibi. Sayısı çoğaltılabilir.
Evlat ve diğerleri nasıl put- şirk olabilir?
– Bizlere Allah’ı unutturan, uzak durmamıza neden olan ve günah işlemeye cesaret ettiğimiz ne varsa işte onlar, bizlerin modern putlarıdır.
– Her şey çocuğum ve geleceği için deyip, haram-helal demeden kazananlar ve haşa Allah’ın Rezzak olduğunu unutup, yerine kendinİ koymaya çalışanlar;
– Daha fazla kazanmak için faize ve harama bulaşanlar ve normal görenler;
– Makam ve itibar görmek için her şeyi mübah görenler ve böyle davranmasam buralara gelemem diyenler;
Örneklerinde olduğu gibi Allah Teala’nın emirlerinin önüne geçen ve bu zamanda bunlar olmadan yaşanmaz düşüncesinde olanlar kendi putlarına tapınmaya başlamışlardır.
Netleştirelim;
Yaptığı işin yasak olduğunu kabul edip, yapmaya devam edenler günahkardır.
Allah’ın yasağını kabul etmeyen, günümüzde uygulanmaz diyen veya açıkça inkar edenler kendilerine putlar edinmiştir. Şirktir. Kafirliktir, Dinden çıkmaktır.
Selametle.