Mustafa KAYA Hoca’mızın manevi toplantıda yapılan sohbetini aktaran SYNERGY KENDİYAS youtube videosundan metin yazıya dönüştürülmüştür.
Emir Sultan Hazretleri’nin sohbetidir.
Söyleyin o insanlara;
Mehdi Aleyhisselam geldiğinde uyacaklar mı? Bilmiyorlar mı? Efendimiz Fahri Kainat Hazretleri geldiğinde bile gördükleri halde bile inanmadılar. Sizler Fahri Kainat Hazretlerinin Ümmetleri değil misiniz? Peygamberimiz varken, O’nu örnek almak varken, Kur’an Azimüşşan varken, biz hala Mehdi Aleyhisselam’ı bekliyoruz diyorlar.
Bilmiyorlar mı ki Efendimizin gelişi zaten kıyamet alametidir. En büyüğüdür. Mehdi Aleyhisselam’ın gelişi buradaki inanışı ve yaşayışı bir anda değiştirecek diye düşünüyorlar. Oysa ki değiştirmeyecek. İnanan gene inanacak, inanmayan yine inanmayacak. İnananlar için söyleyelim; üç ana grupta olacak.
Birincisi grup; bilecek duyacak geldiğini. İnanmayacak. Değildir diyecek. Müslüman bunlar üstelik.
İkinci grup;
Yaşayış olarak müslüman, görünüş olarak ta İslam’ı Ehli Sünnet yaşayanlar. Cübbesiyle, sarığıyla hatta çarşafıyla bile olanlar. Bir çoğu da Mehdi Aleyhisselam’ın olduğunu bilecekler, ancak sonra kabul etmeyecekler. İbadetlerini yapışlarından, okuyuşlarından, dini de yaşayışlarından yola çıkarak kendi kafalarında bir terazi oluşturacaklar. Kendi terazileri ile tartıp biçip;
“Biz daha farklı bekliyorduk, bizim gibi insan diyecekler.” Mehdi Aleyhisselam’ın uygulayışında hatalar bulacaklar. Bu Mehdi olmayabilir ya da olsa bile ben böyle yapmazdım, diyecekler gaflette bulunacaklar. Oysa ki; verilen görevi yapmaktadır ancak. Dinini yaşayan, yaşamaya gayret edenler teslim olmayacaklar.
Üçüncü grupta vardır,
Bir kısmı Mehdi Aleyhisselam’ı yine kabul edecek, O’nunla birlikte gözükecekler. İbadetlerini bazen yapacaklar. Bazen yapmayacaklar. Mehdi Aleyhisselam’ın Mehdi olduğunu bilecekler, eleştirmeyecekler. Kabul edecekler. Fakat yeri gelecek bazıları faizden uzak durmayacak, yeri gelecek bazıları zinadan uzak durmayacak, yeri gelecek gıybetten uzak durmayacaklar. Yani yaşayışlarını Ehli Sünnet’e göre düzenlemeyip, işlerine geldiği gibi hareket edecekler. Fakat Mehdi’nin, Mehdi olduğunu kesinlikle bilecekler, iman edecekler. Dünyalık mal, mülk kayıplara girmemek için susacaklar.
Yine bunların üçüncü grubun ikinci kısmıda;
Gerçekten iman edip canlarıyla, mallarıyla mücadele edecek olanlardır. İşte bunlar KAZANACAK OLANLARDIR.
Hani bırakıp kaçanlar olacak ya, işte o kaçanlar ikinci grupta olacak.
İhanet edenler birinci gruptan olmuş olacaklar.
Üçüncü gruptakiler de bazıları ayan beyan tam Ehli Sünnet’e dönecek, yaşantılarını tam arındırmamış bile olsa bazen faize, bazen gıybete dönüyor da olsa bu inançlarının tesliminden dolayı, kabul edişlerinden dolayı da bir çoğu da asıl görev yapan mü’minlere gelecekler, katılacaklar. Bazılarında dövme de olabilir, bazılarında küpe de olabilir, bazılarının saçı da uzun olabilir. Bazı farklı anlatımları, yaşayışları, kıyafetleri de olabilir. Ancak kalben tam teslim olup, görüntüde Ehli Sünnet değilmiş gibi gelebilir. Ama gerçekten İman edip tam dönüş yapacak olanları da vardır.
Bilirsiniz ki; bu zamanda geçmiş peygamberlerin ümmetlerinden kalıntılar vardır. Nice azgınlık yapan kavimlerin huylarından, davranışlarından kalanlar vardır. Bunların birikimi alışkanlıkları vardır. Hepsi de bunu kendilerine göre kaçış noktası olarak ta kullanacaklardır. Kendilerinin doğru yaptığını, kendilerini ve çevresini ikna etmek için bolca gayret edeceklerdir. Birinci gruptakiler de böyle, ikinci gruptakiler de böyle. Ancak üçüncü grupta bu oran hemen hemen hiç yok gibidir.
Şu anda beklerler ki Mehdi’yi, bilmezler ki gelecektir kendisi. Hiç bilmezler mi hizmet her daim lazımdır. Hizmet etseler, gelecek zamanını hazırlasalar, çabuklaştırsalar kendileri için daha hayırlı olur. Düşünüyorlar ki; Mehdi gelecek bir anda her şeyi değiştirecek. Nice Peygamberlerin gelmeden önceki düzene baksınlar. Nice Peygamberlerin mücadelelerine baksınlar. Peygamber gelmeden önceki azgınlıklara baksınlar, geldikten sonra ki o azgınların zulmüne. O Peygamberler kimisinin hiç bir tane bile ümmeti yoktu, kimisinin çoktu. Bu zulme karşı nasıl savaş verdiklerini, nasıl canlarıyla, mallarıyla her şeyi feda ettiklerini.
Yeri geldi şehit oldular, yeri geldi mallarından oldular, yurtlarından kovuldular. Böylelikle ÜMMET diye anıldılar.
Var mı bugün bunu yapabilecek? Düşmanın parasını da kullanıyorsunuz, silahını da… Yapmanız gerekirken üstününü, yapmadığınız gibi bir de suçluyorsunuz yapanları.
KENDİ İNANDIĞINIZ KENDİ TERAZİNİZE GÖRE YA.
Teraziniz ya yanlış tartıyorsa.
Terazinizin bir gözünde Hazreti Kur’an, bir gözünde sünnetler olmalı. İşte sünnetleri çıkartınca, Hazreti Kur’anı neyle tartacaksınız?
Neyle anlayacaksınız? Bir Mehdi Aleyhisselam bekleyişidir ki, bekleyiş böyle olmamalı. Hazırlıklar olmalı. Yıllarca onlarca yıl sürecek bir ön hazırlıklar yapılmalı. Hiç bir hazırlık yapmayan, hani deccalin döneminde deccalin cenneti aslında Cehennem’dir inananlara ya. Deccalin cennetinde çok rahat dünyalık bulursunuz, alırsınız. Deccalin Cehennem’ine girseniz hiç bir şey elde edemezsiniz. İşte nefsin savaşı da burda değil mi? Mehdi’yi sorup kendinizi dine hizmet etmiş olarak düşünmeyin. Mehdi Aleyhisselam geldiğinde her şey düzelmiş olarak beklemeyin.
Birlikte mücadele edecek nesiller yetiştirin, Mehdi Aleyhisselam’ın önderliğinde İslam’ı yüceltin.
Allah (Celle Celalühü) BİZ der ya BİZ’in anlamını düşündünüz mü?
Kendine iman etmiş yeryüzünde yaşayan ve yaşatanları övmek için, onurlandırmak için, onur sahibi yapmak için BİZ demiş te olabilir mi? İşte BİZ dedikleri kulların içinde olmaya gayret edin. Elbette ki Mehdi gelecektir. Yaşı manevi boyuttaki gibi değildir. Ancak, manevi boyutta yaşayacaktır. Yaşamaya devam ediyor. Gün gelecek yeryüzüne tecelli edecektir. Bir çok müslüman inanmayacak, kabul etmeyecek, karşı çıkacak, yetersiz görecek ve bir çok vesveselerle kendilerine anlatılan düzende, kendi kendilerini deccale teslim edeceklerdir. Bir avuç toprak için, çıkar için. Yok bu böyle değil olmayacak diyen varsa bu günkü halinize bir bakın.
Hazreti Kur’an’da, Sünnetlerde sizlere emanet. Emanetleri nerde nasıl taşıyorsunuz?
Başınızın üstünde mi?
Yoksa nerede?
Kalbinizde mi?
Yoksa nerede?
Kendinizi kandırmayın. Kendinize yalan söylemeyin. İstediğiniz dünyalıkları elde edebilmek için, kendinize ayrı çıkış, kaçış yolu bulmayın. Siz siz olun bilin ki;
Allah’u Teala’nın size ihtiyacı yok. Resulullah’ın size ihtiyacı yok. Sizin Resulallah’a ve Yüce Allah’a ihtiyacınız var…
Karınca su taşırken, Hazreti İbrahim için yakılmış ateşi söndüremeyeceğini bilmiyor muydu? Elbette biliyordu. Neden su taşırdı? Tarafı belli olsun diye. Siz tarafınızı bulun diye deccal ve sistemleri, adamları her şeyi açık açık ortada konuşuyorlar. Buna rağmen siz doğruyu tercih etmediğinizde, Allah’u Teala Meleklerine yazdırıyor her şeyi. Belgeletiyor. Delillendiriyor. Bu deliller, bu sesler, bu görüntüler size sunulacak. Kendinizi kandırmayın. Bekleyiş O’ dur ki; Allah’tır, O’na ulaşmaktır. Arada her şey köprüdür. İşte siz, öyle su taşıyın ki, Allah’u Teala’ya, karınca misali ağzınızda bir damla su ile gidin.
O su ki SÜNNETLER olsun,
O su ki HAZRETİ KUR’AN olsun.
Yani İMANINIZ OLSUN.
ALLAH RAZI OLSUN HOCAM.
3 yorum
Pingback: EMİR SULTAN HAZRETLERİNİN MEHDİ ALEYHİSSELAM SOHBETİNE ANALİZ YORUM - Esfane Blog
Allah c.c. sizden razı olsun. Hazirlayanlardan,yayinlayanlardan. Milyonlara ulaşmamız dileğiyle Rabbim tüm müslümanların ve iyilerin idrakini,ferasetini açsın,hak ile batılı ayırt edebilme gücü bizlere nasip etsin
Bu güzel dua ve niyetleriniz için çok teşekkür ediyorum. Can’ı gönülden AMİN diyorum. Rab’bim sizlerden, neslinizden ve ceddinizden de razı olsun. Gayret bizden, Lütuf ALLAH’tan, sefer bizden zafer ALLAH’tan. Selametle.