“Allah’ı merkebimle meşgul iken buldum, yani merkeple çalışırken bu hali yaşamaya başladım ve bu beni tasavvuf yoluna koydu” Ebu Hasan Harakani Hazretleri bu sözü ile ne demek istemiştir?
Şeyh Ebu Hasan Harakani Hazretleri, keramet, feraset, basiret sahibi, sabırlı, güzel tavırlı ve akl-ı selim bir kişiliğe sahipti. Onu, tasavvufa meyleden etken ise merkebi ile çalışırken yaşamış olduğu bazı olaylardır. Bu konuda tarihçi ve hadis hafızı Abdülkerim B. Muhammed Semani, Harakani Hazretleri’nin nin şöyle dediğini nakleder;
“Allah’ı, merkebimle meşgul iken buldum. Yani merkeple çalışırken, bu hali yaşamaya başladım ve bu beni tasavvuf yoluna koydu”
Bu cümleyi okuduktan sonra beni bir merak sardı. Kendimce araştırma yaptım. Ancak bir bilgiye ulaşamadım. Şeyh Harakani Hazretleri de bu konuda bir açıklama yapmamış ya da bize ulaşmamıştı. Aklımda şu sorular sıralanıp gidiyordu;
– Şeyh Hazretlerini düşünmeye sevk eden neydi?
– Allah Teala’nın tecelliyatı nasıl gerçekleşmişti?
– Hazret hangi halleri yaşadı ve tasavvufi derinliğe ulaştı?
Bu sorular benim merak hissimi kabarttı. Kafamda mart danası gibi dolanıp durmaya başladı. Zaman içerisinde sorularımın cevaplarını Rabbim bana yaşatarak verdi.
– Kopan devirdaim kayışı ve arıza silsilesi;
Çalıştığım kuruma ait olan servis her sabah köşe bir noktadan bizleri almaktadır. Mahallemizde de ara sıra karşılaştığım ve her karşılaşmada para isteyen 40 yaşlarında saf tavırları olan bir adam da yaşamaktadır. Bir sabah servis beklerken yanıma geldi. Benden poğaça parası istedi. Daha önceleri istediğinde az veya çok verirdim. Bu defa aklıma vesvese girdi. Mahallenin bakkalına bu kişiyi sormuştum;
Gerçekten saf mı, ihtiyaç sahibimi diye.
Bakkal;
– Bazen akıllı bazen deli gibi bir cevap vermişti. O cevap geldi aklıma.
– Vermedim,
Tekrar istedi.
– Vermedim.
Bir kaç adım attı, geri döndü;
– “Anneme poğaça alıcam” dedi,
– Yine vermedim.
Arkasına bakarak gitti. Bende onun arkasından baktım kaldım. Gördüğü insanlardan para istiyordu. Bulamadı. Ben de pişman oldum ama uzaklaşmıştı. Bu olaydan yaklaşık bir hafta sonra, aracımla yola çıktım. Dönüşte İstanbul trafiğine takıldım. Bir zaman sonra motordan lastik kokusu gelmeye başladı. Aracı çektim. Bir şey göremedim. Çok yavaş gidiyorduk bu da Allah’ın rahmetiydi. Bir anda araçtan küt sesi geldi. Kaputu açtığımda devirdaim kayışının koptuğunu gördüm. Yavaş yavaş 6 km kadar gidip bir tamirhaneye girdim. Ancak arabanın çalışmasında bir tuhaflık vardı. Sarsıntı ve ses bozukluğu peydah olmuştu. Usta 2 kayışı değiştirdi. Titreme gitmedi. Başka bir ustaya gittim. Oda bu kayışlar büyük değişmesi lazım dedi. Yeniden kayış aldık. Ancak asıl sorun, kopan kayış parçasının triger kayışının arasına girmesi ve sente ayarının atlaması idi. Bu nedenle triger kayışı da değişti ve tamir ücreti şişti. Yanlış parça ve işçilikle birlikte yaklaşık 8000 TL (Asgari ücret 10.000 TL) toplam harcama yaptım. Böylece poğaça parası bize çok pahalıya patladı.
– Bozulan kilometre saati;
Bir sohbete gitmek için bindiğim aracımda iken telefonum çaldı. Hareket halindeyim, tehlike arz eden bir durum yok. Uygun bir şekilde konuşma devam ederken, bendeniz gıybet ihtiva eden, espiri soslu cümle kurdum. Kinaye yolu ile üstü kapalı dedikodu etmiştim. Aynı anda aracımın kilometre saati arızalandı, zırıltı sesi ile birlikte kilometre ibresi bir aşağı bir yukarı gidip gelmeye başladı. Ne olduğunu anlamadım. Araç eski olduğu için arıza yaptığını düşündüm. Görüşmeyi sonlandırdım. Çok rahatsız edici olan ses ile yoluma devam etmek zorunda kaldım. Bir zaman sonra aklıma yapmış olduğum gıybet geldi. Güya espiriydi konuşmalarım. Yapmamam gerektiğini bildiğim bir şeyi yapmıştım. Yolun devamında tevbeler ettim, zikirler çektim. Sohbet mekanına ulaşınca park ettim. Cemaat ile birlikte de dua ve tevbelerimizi yaptık. Sohbet bitimi ile tamir planlarını aklımdan geçirerek aracıma bindim. Çok şaşırdığım o durum gerçekleşti. Kilometre göstergesi gayet iyi durumdaydı. Arıza düzelmişti. Herhangi bir sorun görünmüyordu. Doğal olarak çok sevindim. Hem aracımın düzeldiğine hem de kendi hatamı düzeltebildiğime.
– Bozulan araç kornası;
Eşimle hafta sonu alışverişi için fiyatlarının uygun olduğunu düşündüğümüz bir markete alışverişe gittik. Açık otoparka aracımızı bırakarak ihtiyaçlarımızı gördük. Erzakları bagaja yerleştirdikten sonra park alanından çıkmak için hareket ettik. O esnada başka bir araç sahibi, boş market arabasını bizim geçişimizi engelleyecek şekilde yolun ortasına bıraktı. Aracına geri döndü. Galiba eşine yardım edecekti. Market arabasını sağına, soluna, biraz ileri, biraz geri değil; tam yolun ortasına bıraktı. Sinirlendim. O duygu yoğunluğu ile kornaya bastım. Korna belli belirsiz bir ses çıkardıktan sonra son nefesini verdi :)) Sustu çalışmadı. Sonrasında güvenlik görevlisi market arabasını yoldan kaldırdı. Aklıma ilk yaşadığım olay geldi. Tekrar tevbeler, zikirler havada uçuştu. Bir kaç gün sonra kornada düzeldi.
Devam eden günlerde hafta sonu işyerine aracımla gittim. Öğlen vakitleriydi. Bina önünde açık otopark var ve güvenlik görevlisi girişleri görecek bir şekilde içeriden takip ediyor. Otopark girişinde hareketli bariyerler bulunuyor. Bariyerler kapalı olduğu için bir kaç defa kornaya bastım; güvenlik duymadı, kapı açılmadı. Sinirlendim. Neden bakmıyor, dikkat etmiyor diye. O esnada daha uzun kornaya basmak istedim ama olmadı. Korna yine çalışmıyordu :)) Zaman içerisinde tevbelerim ile birlikte özürlerimi de ilettim kendilerine. Zamanla düzeldi mübarek korna. Artık önce selektör yapıyorum, olmazsa kendisini kullanmak için izin istiyorum ve duygu halimi gözden geçirip çok nazik davranıyorum:))
Burada olan neydi?
Emre itaatsizlik .
Kimde? Bende.
Allah’ın emrine uymayan bendim ve Rabbim beni aracımla terbiye ediyordu, hiza veriyordu. Bu ikinci bir uyarıydı. Hatamı kesin olarak anladım ve tevbelerimi daha dikkatli ve tekrar etmeyecek şekilde yaptım. Kendimi kontrol etmeye ve kimsenin de kalbini kırmamaya dikkat ediyorum. Artık tez sinirlenmiyorum. Rabbim davranışlarımın yanlışlığını, kullanmış olduğum aracım ile bana bildirdi. Rabbim affeyle. Tekrarından muhafaza eyle.
Bu yaşadıklarımı en son Ebu Hasan Harakani Hazretlerinin sözü ile birleştirdim. Harakani Hazretlerinin eşeği ile benim emektar aracım aynı işi yaparak hizmetimizi görmektedirler. Araçlar zamanın eşekleridir. Şeyh Hazretlerinin çalışırken bu gibi durumlar yaşadığını ve yaşadıklarından ders çıkararak tasavvuf düşüncesine yöneldiğini anladım. Rabbim her birimize Harakani Hazretlerinin ferasetinden nasip eylesin.
Selametle.